وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡۚ هَلۡ يُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Âyetlerimizi ve ahiretteki karsilasmayi inkâr edenlerin amelleri hepten bosa gitmistir. Çekecekleri ceza kendi yaptiklarindan baskasi mi olacaktir?
وَٱتَّخَذَ قَوۡمُ مُوسَىٰ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِنۡ حُلِيِّهِمۡ عِجۡلٗا جَسَدٗا لَّهُۥ خُوَارٌۚ أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّهُۥ لَا يُكَلِّمُهُمۡ وَلَا يَهۡدِيهِمۡ سَبِيلًاۘ ٱتَّخَذُوهُ وَكَانُواْ ظَٰلِمِينَ
Musa'nin arkasindan kavmi, tutmus süs takilarindan bögüren bir buzagi heykeli edinmislerdi. O buzaginin kendilerine bir söz söylemedigini ve bir yol gösteremedigini görmemisler miydi? Fakat yine de onu tanri edindiler ve zalimlerden oldular.
وَلَمَّا سُقِطَ فِيٓ أَيۡدِيهِمۡ وَرَأَوۡاْ أَنَّهُمۡ قَدۡ ضَلُّواْ قَالُواْ لَئِن لَّمۡ يَرۡحَمۡنَا رَبُّنَا وَيَغۡفِرۡ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
Ne zaman ki, ellerine kiragi düsürüldü (yaptiklarina pisman oldular), o zaman sapitmis olduklarini gördüler. "Yemin olsun ki; eger Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bagislamazsa, muhakkak biz kötü akibete düsenlerden olacagiz." dediler.
وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰٓ إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ غَضۡبَٰنَ أَسِفٗا قَالَ بِئۡسَمَا خَلَفۡتُمُونِي مِنۢ بَعۡدِيٓۖ أَعَجِلۡتُمۡ أَمۡرَ رَبِّكُمۡۖ وَأَلۡقَى ٱلۡأَلۡوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأۡسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُۥٓ إِلَيۡهِۚ قَالَ ٱبۡنَ أُمَّ إِنَّ ٱلۡقَوۡمَ ٱسۡتَضۡعَفُونِي وَكَادُواْ يَقۡتُلُونَنِي فَلَا تُشۡمِتۡ بِيَ ٱلۡأَعۡدَآءَ وَلَا تَجۡعَلۡنِي مَعَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndügünde söyle dedi: "Bana arkamdan ne kötü bir halef oldunuz! Rabbinizin emriyle dönüsümü beklemeden acele mi ettiniz?" Elindeki levhalari birakti ve kardesi Harun'u basindan tutarak kendine dogru çekmeye basladi. Harun, "Ey anamin oglu!" dedi, "inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu, az daha beni öldürüyorlardi, sen de bana böyle yaparak düsmanlari sevindirme ve beni bu zalim kavimle bir tutma."