وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوۡاْ إِلَىٰ شَيَٰطِينِهِمۡ قَالُوٓاْ إِنَّا مَعَكُمۡ إِنَّمَا نَحۡنُ مُسۡتَهۡزِءُونَ

Onlar iman edenlere rastladiklari zaman: "Inandik" derler. Fakat seytanlariyle yalniz kaldiklari zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler.


ٱللَّهُ يَسۡتَهۡزِئُ بِهِمۡ وَيَمُدُّهُمۡ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ

(Asil) Allah onlarla alay eder ve taskinliklari içinde serserice dolasmalarina mühlet verir.


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ فَمَا رَبِحَت تِّجَٰرَتُهُمۡ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ

Iste onlar o kimselerdir ki, hidayet karsiliginda sapikligi satin aldilar da, ticaretleri kâr etmedi, dogru yolu da bulamadilar.


مَثَلُهُمۡ كَمَثَلِ ٱلَّذِي ٱسۡتَوۡقَدَ نَارٗا فَلَمَّآ أَضَآءَتۡ مَا حَوۡلَهُۥ ذَهَبَ ٱللَّهُ بِنُورِهِمۡ وَتَرَكَهُمۡ فِي ظُلُمَٰتٖ لَّا يُبۡصِرُونَ

Onlarin durumu, bir ates yakanin durumu gibidir. (Ates) çevresini aydinlatir aydinlatmaz Allah onlarin (gözlerinin) nurlarini giderdi ve onlari karanliklar içinde birakti, artik görmezler.


صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ

(Onlar) sagirdirlar, dilsizdirler, kördürler. Artik (hakka) dönmezler.



الصفحة التالية
Icon