فَلَمَّا سَمِعَتۡ بِمَكۡرِهِنَّ أَرۡسَلَتۡ إِلَيۡهِنَّ وَأَعۡتَدَتۡ لَهُنَّ مُتَّكَـٔٗا وَءَاتَتۡ كُلَّ وَٰحِدَةٖ مِّنۡهُنَّ سِكِّينٗا وَقَالَتِ ٱخۡرُجۡ عَلَيۡهِنَّۖ فَلَمَّا رَأَيۡنَهُۥٓ أَكۡبَرۡنَهُۥ وَقَطَّعۡنَ أَيۡدِيَهُنَّ وَقُلۡنَ حَٰشَ لِلَّهِ مَا هَٰذَا بَشَرًا إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا مَلَكٞ كَرِيمٞ
Azizin karisi, onlarin gizliden gizliye dedikodu yaydiklarini isitince, onlara davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazirladi. Her birine bir biçak verdi, beri taraftan da Yusuf'a "çik karsilarina" dedi. Görür görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve (saskinlikla) ellerini kestiler. Dediler ki: "Hâsâ! Allah için, bu bir insan degil, olsa olsa yüce bir melektir."
قَالَتۡ فَذَٰلِكُنَّ ٱلَّذِي لُمۡتُنَّنِي فِيهِۖ وَلَقَدۡ رَٰوَدتُّهُۥ عَن نَّفۡسِهِۦ فَٱسۡتَعۡصَمَۖ وَلَئِن لَّمۡ يَفۡعَلۡ مَآ ءَامُرُهُۥ لَيُسۡجَنَنَّ وَلَيَكُونٗا مِّنَ ٱلصَّـٰغِرِينَ
"Iste" dedi, "bu gördügünüz, beni hakkinda kinadiginiz (gençtir). Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandi. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atilacak ve kesinlikle zelillerden olacaktir".
قَالَ رَبِّ ٱلسِّجۡنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدۡعُونَنِيٓ إِلَيۡهِۖ وَإِلَّا تَصۡرِفۡ عَنِّي كَيۡدَهُنَّ أَصۡبُ إِلَيۡهِنَّ وَأَكُن مِّنَ ٱلۡجَٰهِلِينَ
Yusuf dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan bana, bunlarin beni davet ettikleri seyden daha sevimlidir. Eger sen, bu kadinlarin tuzaklarini benden uzak tutmazsan, ben onlarin tuzagina düserim ve cahillik edenlerden olurum".