وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا

Seni çok analim.


إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا

Süphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."


قَالَ قَدۡ أُوتِيتَ سُؤۡلَكَ يَٰمُوسَىٰ

Allah buyurdu: "Ey Musa! Diledigin (seyler) sana verildi."


وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَيۡكَ مَرَّةً أُخۡرَىٰٓ

"And olsun biz, sana diger bir defa daha ihsan etmistik"


إِذۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰٓ

Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) su ilhami annene verdik:


أَنِ ٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلتَّابُوتِ فَٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ فَلۡيُلۡقِهِ ٱلۡيَمُّ بِٱلسَّاحِلِ يَأۡخُذۡهُ عَدُوّٞ لِّي وَعَدُوّٞ لَّهُۥۚ وَأَلۡقَيۡتُ عَلَيۡكَ مَحَبَّةٗ مِّنِّي وَلِتُصۡنَعَ عَلَىٰ عَيۡنِيٓ

"Onu (Musa'yi) tabut içine koy da denize birak. Deniz de onu sahile atsin. Onu hem bana düsman, hem ona düsman olan biri alsin." Bir de benim gözetimim altinda yetistirilmen için, üzerine katimdan bir sevgi birakmistim. (Ey Musa!)


إِذۡ تَمۡشِيٓ أُخۡتُكَ فَتَقُولُ هَلۡ أَدُلُّكُمۡ عَلَىٰ مَن يَكۡفُلُهُۥۖ فَرَجَعۡنَٰكَ إِلَىٰٓ أُمِّكَ كَيۡ تَقَرَّ عَيۡنُهَا وَلَا تَحۡزَنَۚ وَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا فَنَجَّيۡنَٰكَ مِنَ ٱلۡغَمِّ وَفَتَنَّـٰكَ فُتُونٗاۚ فَلَبِثۡتَ سِنِينَ فِيٓ أَهۡلِ مَدۡيَنَ ثُمَّ جِئۡتَ عَلَىٰ قَدَرٖ يَٰمُوسَىٰ

Hani kiz kardesin (Firavun'un sarayina) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydin olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardik. Seni çesitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yillarca Medyen halki içinde kaldin. Sonra ey Musa! Belli bir çaga (peygamberlik görevini yüklenecek bir yasa) geldin.



الصفحة التالية
Icon