لَا جَرَمَ أَنَّمَا تَدۡعُونَنِيٓ إِلَيۡهِ لَيۡسَ لَهُۥ دَعۡوَةٞ فِي ٱلدُّنۡيَا وَلَا فِي ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَآ إِلَى ٱللَّهِ وَأَنَّ ٱلۡمُسۡرِفِينَ هُمۡ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِ
"Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiginiz seyin dünyada da, ahirette de bir davet hakki yoktur. Hepimizin dönüsü Allah'adir. Süphesiz haddi asanlarin hepsi cehennemliktir."
فَسَتَذۡكُرُونَ مَآ أَقُولُ لَكُمۡۚ وَأُفَوِّضُ أَمۡرِيٓ إِلَى ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ بَصِيرُۢ بِٱلۡعِبَادِ
"Siz benim söylediklerimi sonra anlayacaksiniz. Ben isimi Allah'a havale ediyorum. Süphesiz Allah, kullarini görür, gözetir."
فَوَقَىٰهُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِ مَا مَكَرُواْۖ وَحَاقَ بِـَٔالِ فِرۡعَوۡنَ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ
Allah o mümini, onlarin kurduklari tuzaklarin kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarini ise, o kötü azab kusatti.
ٱلنَّارُ يُعۡرَضُونَ عَلَيۡهَا غُدُوّٗا وَعَشِيّٗاۚ وَيَوۡمَ تَقُومُ ٱلسَّاعَةُ أَدۡخِلُوٓاْ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ أَشَدَّ ٱلۡعَذَابِ
Onlar, sabah aksam atese arzolunurlar. Kiyamet kopacagi gün de: "Firavun hanedanini azabin en siddetlisine tikin!" (denilecektir).
وَإِذۡ يَتَحَآجُّونَ فِي ٱلنَّارِ فَيَقُولُ ٱلضُّعَفَـٰٓؤُاْ لِلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُوٓاْ إِنَّا كُنَّا لَكُمۡ تَبَعٗا فَهَلۡ أَنتُم مُّغۡنُونَ عَنَّا نَصِيبٗا مِّنَ ٱلنَّارِ
Hele ates içinde birbirlerini protesto ederlerken, zayif olanlar, büyüklük taslayanlara: "Hani bizler size tabi idik. Simdi siz bizden bir ates nöbetini savabiliyor musunuz?" derler.