مَآ أَغۡنَىٰ عَنِّي مَالِيَهۡۜ
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.
هَلَكَ عَنِّي سُلۡطَٰنِيَهۡ
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
İlgililere şöyle buyurulur: "O'nu alın, bağlayın."
ثُمَّ ٱلۡجَحِيمَ صَلُّوهُ
"Sonra cehenneme yaslayın"
ثُمَّ فِي سِلۡسِلَةٖ ذَرۡعُهَا سَبۡعُونَ ذِرَاعٗا فَٱسۡلُكُوهُ
"Sonra onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun";
إِنَّهُۥ كَانَ لَا يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ ٱلۡعَظِيمِ
"Çünkü, o, yüce Allah'a inanmazdı."
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ
"Yoksulun yiyeceği ile ilgilenmezdi."
فَلَيۡسَ لَهُ ٱلۡيَوۡمَ هَٰهُنَا حَمِيمٞ
"Bu sebeple burada bugün onun bir acıyanı yoktur."