وَلَمۡ نَكُ نُطۡعِمُ ٱلۡمِسۡكِينَ

"Düşkün kimseyi doyurmuyorduk."


وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ ٱلۡخَآئِضِينَ

"Batıla dalanlarla biz de dalardık."


وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ

"Ceza gününü yalanlardık."


حَتَّىٰٓ أَتَىٰنَا ٱلۡيَقِينُ

"Ölüm bize o haldeyken geldi."


فَمَا تَنفَعُهُمۡ شَفَٰعَةُ ٱلشَّـٰفِعِينَ

Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.


فَمَا لَهُمۡ عَنِ ٱلتَّذۡكِرَةِ مُعۡرِضِينَ

Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?


كَأَنَّهُمۡ حُمُرٞ مُّسۡتَنفِرَةٞ

Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.


فَرَّتۡ مِن قَسۡوَرَةِۭ

Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.


بَلۡ يُرِيدُ كُلُّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ أَن يُؤۡتَىٰ صُحُفٗا مُّنَشَّرَةٗ

Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister.


كَلَّاۖ بَل لَّا يَخَافُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ

Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar.



الصفحة التالية
Icon