وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ
Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır.
وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
Bacaklar birbirine dolaşır.
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمَسَاقُ
O gün sevk Rabbin huzurunadır.
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰ
Sana yazıklar olsun, yazıklar!
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ
Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar!