خِتَٰمُهُۥ مِسۡكٞۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلۡيَتَنَافَسِ ٱلۡمُتَنَٰفِسُونَ
Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسۡنِيمٍ
Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.
عَيۡنٗا يَشۡرَبُ بِهَا ٱلۡمُقَرَّبُونَ
Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.
إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجۡرَمُواْ كَانُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَضۡحَكُونَ
Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi.
وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمۡ يَتَغَامَزُونَ
Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.
وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِمُ ٱنقَلَبُواْ فَكِهِينَ
Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi.
وَإِذَا رَأَوۡهُمۡ قَالُوٓاْ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ
İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.
وَمَآ أُرۡسِلُواْ عَلَيۡهِمۡ حَٰفِظِينَ
Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi.