وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ
Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der.
كَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ
Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.
وَلَا تَحَـٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.
وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا
Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.
وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا
Malı pek çok seviyorsunuz.
كَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا
Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;
وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلۡمَلَكُ صَفّٗا صَفّٗا
Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,
وَجِاْيٓءَ يَوۡمَئِذِۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوۡمَئِذٖ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكۡرَىٰ
O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt almaya çalışır ama artık öğütten ona ne?
يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي قَدَّمۡتُ لِحَيَاتِي
"Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der.