وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ
Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?
فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ
Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ
O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?
فَكُّ رَقَبَةٍ
O geçit, bir köle ve esir azadetmek,
أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلصَّبۡرِ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلۡمَرۡحَمَةِ
Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ
İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.