ثُمَّ إِنَّ مَرۡجِعَهُمۡ لَإِلَى ٱلۡجَحِيمِ
Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
إِنَّهُمۡ أَلۡفَوۡاْ ءَابَآءَهُمۡ ضَآلِّينَ
Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.
فَهُمۡ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ يُهۡرَعُونَ
Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.
وَلَقَدۡ ضَلَّ قَبۡلَهُمۡ أَكۡثَرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.
وَلَقَدۡ نَادَىٰنَا نُوحٞ فَلَنِعۡمَ ٱلۡمُجِيبُونَ
And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.
وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.