يُوسُفُ أَيُّهَا ٱلصِّدِّيقُ أَفۡتِنَا فِي سَبۡعِ بَقَرَٰتٖ سِمَانٖ يَأۡكُلُهُنَّ سَبۡعٌ عِجَافٞ وَسَبۡعِ سُنۢبُلَٰتٍ خُضۡرٖ وَأُخَرَ يَابِسَٰتٖ لَّعَلِّيٓ أَرۡجِعُ إِلَى ٱلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَعۡلَمُونَ
"Ey Yusuf, ey dogru sözlü! Bize sunu hallet: Yedi semiz inegi, yedi ciliz inek yiyor. Ve yedi yesil basakla diger yedi kuru basak. Umarim ki, o insanlara dogru cevap ile dönerim, onlar da (senin kadrini) bilirler."
قَالَ تَزۡرَعُونَ سَبۡعَ سِنِينَ دَأَبٗا فَمَا حَصَدتُّمۡ فَذَرُوهُ فِي سُنۢبُلِهِۦٓ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّا تَأۡكُلُونَ
Dedi ki: "Yedi sene eskisi gibi ekeceksiniz, biçtiklerinizi basaginda birakiniz, biraz yiyeceginizden baska. "
ثُمَّ يَأۡتِي مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ سَبۡعٞ شِدَادٞ يَأۡكُلۡنَ مَا قَدَّمۡتُمۡ لَهُنَّ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّا تُحۡصِنُونَ
"Sonra onun arkasindan yedi kurak sene gelecek, önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacaginizdan baskasini yiyip bitirecek."
ثُمَّ يَأۡتِي مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ عَامٞ فِيهِ يُغَاثُ ٱلنَّاسُ وَفِيهِ يَعۡصِرُونَ
"Sonra da onun arkasindan yagisli bir sene gelecek ki, halk onda sikintidan kurtulacak, (üzüm, zeytin gibi mahsülleri) sikip faydalanacak."
وَقَالَ ٱلۡمَلِكُ ٱئۡتُونِي بِهِۦۖ فَلَمَّا جَآءَهُ ٱلرَّسُولُ قَالَ ٱرۡجِعۡ إِلَىٰ رَبِّكَ فَسۡـَٔلۡهُ مَا بَالُ ٱلنِّسۡوَةِ ٱلَّـٰتِي قَطَّعۡنَ أَيۡدِيَهُنَّۚ إِنَّ رَبِّي بِكَيۡدِهِنَّ عَلِيمٞ
O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanina gelince, Yusuf ona dedi ki: "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalim, o ellerini kesen kadinlarin maksatlari ne imis? Hiç süphe yok ki, Rabbim, onlarin oyunlarini çok iyi bilir."