وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri bir oyun ve eglence olsun diye yaratmadik.
مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Biz onlari hak ve hikmetle yarattik. Fakat onlarin çogu bunu bilmezler.
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Süphesiz ki hakki batildan ayird etme günü onlarin hepsinin bir araya toplanacagi gündür.
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gün dostun dosta hiçbir faydasi olmaz. Onlara yardim da edilmez.
إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Ancak Allah'in merhamet ettigi kimseler böyle degildir. Süphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.
إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ
Gerçekten zakkum agaci,
طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ
Günahkârlarin yemegidir.
كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ
O pota gibi karinlarda kaynar.