ﮱ

ترجمة معاني سورة الصافات باللغة التركية من كتاب Diyanet Isleri - Turkish translation .

ﰡ

ﭑﭒ ﰀ​

Saffet Suresi


Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
ﭔﭕ ﰁ​

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
ﭗﭘ ﰂ​

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
ﭚﭛﭜ ﰃ​

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
ﭞﭟﭠﭡﭢﭣﭤ ﰄ​

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
ﭦﭧﭨﭩﭪﭫ ﰅ​

Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.
ﭭﭮﭯﭰﭱ ﰆ​

Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk.
ﭳﭴﭵﭶﭷﭸﭹﭺﭻ ﰇ​

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.
ﭽﭾﭿﮀﮁ ﰈ​

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.
ﮃﮄﮅﮆﮇﮈﮉ ﰉ​

Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir.
ﮋﮌﮍﮎﮏﮐﮑﮒﮓﮔﮕﮖﮗ ﰊ​

Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır.
ﮙﮚﮛ ﰋ​

Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.
ﮝﮞﮟﮠ ﰌ​

Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.
ﮢﮣﮤﮥ ﰍ​

Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar.
ﮧﮨﮩﮪﮫﮬ ﰎ​

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
ﮮﮯﮰﮱﯓﯔﯕ ﰏ​

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
ﯗﯘ ﰐ​

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
ﯚﯛﯜﯝ ﰑ​

De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak."
ﯟﯠﯡﯢﯣﯤﯥ ﰒ​

Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.
ﯧﯨﯩﯪﯫ ﰓ​

Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür."
ﯭﯮﯯﯰﯱﯲﯳ ﰔ​

Onlara: "İşte bu, yalanladığınız hüküm günüdür" denir.
ﯵﯶﯷﯸﯹﯺﯻﯼ ﰕ​

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."
ﯾﯿﰀﰁﰂﰃﰄ ﰖ​

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."
ﰆﰇﰈﰉ ﰗ​

"Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır."
ﭑﭒﭓﭔ ﰘ​

Şöyle sorulur: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?"
ﭖﭗﭘﭙ ﰙ​

Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.
ﭛﭜﭝﭞﭟ ﰚ​

Birbirlerine dönüp soruşurlar.
ﭡﭢﭣﭤﭥﭦ ﰛ​

İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler.
ﭨﭩﭪﭫﭬ ﰜ​

Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz."
ﭮﭯﭰﭱﭲﭳﭴﭵﭶﭷﭸ ﰝ​

"Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz."
ﭺﭻﭼﭽﭾﭿﮀ ﰞ​

"Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız."
ﮂﮃﮄﮅ ﰟ​

"Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık".
ﮇﮈﮉﮊﮋ ﰠ​

O gün hepsi azabda birleşirler.
ﮍﮎﮏﮐ ﰡ​

Doğrusu suçlulara böyle yaparız.
ﮒﮓﮔﮕﮖﮗﮘﮙﮚﮛ ﰢ​

Onlara: "Allah'tan başka tanrı yoktur" denildiği zaman şüphesiz büyüklenirler.
ﮝﮞﮟﮠﮡﮢ ﰣ​

"Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi.
ﮤﮥﮦﮧﮨ ﰤ​

Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı.
ﮪﮫﮬﮭ ﰥ​

Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
ﮯﮰﮱﯓﯔﯕ ﰦ​

Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız.
ﯗﯘﯙﯚ ﰧ​

Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.
ﯜﯝﯞﯟ ﰨ​

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
ﯡﯢﯣ ﰩ​

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
ﯥﯦﯧ ﰪ​

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
ﯩﯪﯫ ﰫ​

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
ﯭﯮﯯﯰﯱ ﰬ​

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
ﯳﯴﯵ ﰭ​

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
ﯷﯸﯹﯺﯻﯼﯽ ﰮ​

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
ﯿﰀﰁﰂ ﰯ​

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.
ﰄﰅﰆ ﰰ​

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.
ﰈﰉﰊﰋﰌ ﰱ​

Birbirlerine dönüp sorarlar:
ﰎﰏﰐﰑﰒﰓﰔ ﰲ​

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
ﭑﭒﭓﭔ ﰳ​

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
ﭖﭗﭘﭙﭚﭛﭜ ﰴ​

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
ﭞﭟﭠﭡ ﰵ​

Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.
ﭣﭤﭥﭦﭧ ﰶ​

Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.
ﭩﭪﭫﭬﭭ ﰷ​

Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin."
ﭯﭰﭱﭲﭳﭴ ﰸ​

"Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum."
ﭶﭷﭸ ﰹ​

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
ﭺﭻﭼﭽﭾﭿ ﰺ​

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
ﮁﮂﮃﮄﮅ ﰻ​

İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur.
ﮇﮈﮉﮊ ﰼ​

Çalışanlar bunun için çalışsın.
ﮌﮍﮎﮏﮐﮑ ﰽ​

Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?
ﮓﮔﮕﮖ ﰾ​

Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık.
ﮘﮙﮚﮛﮜﮝ ﰿ​

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
ﮟﮠﮡﮢ ﱀ​

Tomurcukları şeytan başı gibidir.
ﮤﮥﮦﮧﮨﮩ ﱁ​

İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.
ﮫﮬﮭﮮﮯﮰﮱ ﱂ​

Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir.
ﯔﯕﯖﯗﯘ ﱃ​

Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
ﯚﯛﯜﯝ ﱄ​

Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.
ﯟﯠﯡﯢ ﱅ​

Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.
ﯤﯥﯦﯧﯨ ﱆ​

Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.
ﯪﯫﯬﯭ ﱇ​

And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.
ﯯﯰﯱﯲﯳ ﱈ​

Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!
ﯵﯶﯷﯸ ﱉ​

Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.
ﯺﯻﯼﯽﯾ ﱊ​

And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.
ﰀﰁﰂﰃﰄ ﱋ​

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
ﭑﭒﭓﭔ ﱌ​

Ancak onun soyunu sürekli kıldık.
ﭖﭗﭘﭙ ﱍ​

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
ﭛﭜﭝﭞﭟ ﱎ​

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
ﭡﭢﭣﭤ ﱏ​

İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.
ﭦﭧﭨﭩ ﱐ​

Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı.
ﭫﭬﭭ ﱑ​

Sonra, diğerlerini suda boğduk.
ﭯﭰﭱﭲﭳ ﱒ​

İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı.
ﭵﭶﭷﭸﭹ ﱓ​

Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.
ﭻﭼﭽﭾﭿﮀ ﱔ​

İbrahim babasına ve milletine şöyle demişti: "Nelere kulluk ediyorsunuz?"
ﮂﮃﮄﮅﮆ ﱕ​

"Allah'ı bırakıp uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?"
ﮈﮉﮊﮋ ﱖ​

"Alemlerin Rabbi hakkındaki sanınız nedir?"
ﮍﮎﮏﮐ ﱗ​

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.
ﮒﮓﮔ ﱘ​

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.
ﮖﮗﮘ ﱙ​

Onu bırakıp gittiler.
ﮚﮛﮜﮝﮞﮟ ﱚ​

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.
ﮡﮢﮣﮤ ﱛ​

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.
ﮦﮧﮨﮩ ﱜ​

Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.
ﮫﮬﮭ ﱝ​

Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler.
ﮯﮰﮱﯓ ﱞ​

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."
ﯕﯖﯗﯘ ﱟ​

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."
ﯚﯛﯜﯝﯞﯟﯠ ﱠ​

Putperestler: "Onun için bir yapı yapın da onu oradan ateşin içine atın" dediler.
ﯢﯣﯤﯥﯦ ﱡ​

Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik.
ﯨﯩﯪﯫﯬﯭ ﱢ​

İbrahim: "Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir" dedi.
ﯯﯰﯱﯲﯳ ﱣ​

"Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye yalvardı.
ﯵﯶﯷ ﱤ​

Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
ﯹﯺﯻﯼﯽﯾﯿﰀﰁﰂﰃﰄﰅﰆﰇﰈﰉﰊﰋﰌﰍﰎﰏﰐﰑﰒﰓﰔ ﱥ​

Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi.
ﭑﭒﭓﭔ ﱦ​

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
ﭖﭗﭘ ﱧ​

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
ﭚﭛﭜﭝﭞﭟﭠﭡ ﱨ​

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
ﭣﭤﭥﭦﭧ ﱩ​

Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.
ﭩﭪﭫ ﱪ​

Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.
ﭭﭮﭯﭰ ﱫ​

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
ﭲﭳﭴ ﱬ​

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
ﭶﭷﭸ ﱭ​

İşte iyileri böylece mükafatlandırırız.
ﭺﭻﭼﭽ ﱮ​

Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
ﭿﮀﮁﮂﮃ ﱯ​

Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.
ﮅﮆﮇﮈﮉﮊﮋﮌﮍﮎﮏ ﱰ​

Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.
ﮑﮒﮓﮔﮕ ﱱ​

And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.
ﮗﮘﮙﮚﮛ ﱲ​

İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
ﮝﮞﮟﮠ ﱳ​

Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
ﮢﮣﮤ ﱴ​

Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.
ﮦﮧﮨ ﱵ​

Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.
ﮪﮫﮬﮭ ﱶ​

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.
ﮯﮰﮱﯓ ﱷ​

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.
ﯕﯖﯗﯘ ﱸ​

Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.
ﯚﯛﯜﯝ ﱹ​

İkisi de şüphesiz inanmış kullarımızdandı.
ﯟﯠﯡﯢ ﱺ​

Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir.
ﯤﯥﯦﯧﯨ ﱻ​

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
ﯪﯫﯬﯭﯮ ﱼ​

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
ﯰﯱﯲﯳﯴ ﱽ​

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
ﭑﭒﭓ ﱾ​

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.
ﭕﭖﭗﭘ ﱿ​

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.
ﭚﭛﭜﭝ ﲀ​

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.
ﭟﭠﭡﭢ ﲁ​

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.
ﭤﭥﭦﭧ ﲂ​

Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız.
ﭩﭪﭫﭬ ﲃ​

O, inanmış kullarımızdandı.
ﭮﭯﭰﭱ ﲄ​

Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir.
ﭳﭴﭵﭶ ﲅ​

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
ﭸﭹﭺﭻ ﲆ​

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
ﭽﭾﭿ ﲇ​

Sonra diğerlerini yok etmiştik.
ﮁﮂﮃﮄ ﲈ​

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?
ﮆﮇﮈﮉ ﲉ​

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?
ﮋﮌﮍﮎ ﲊ​

Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir.
ﮐﮑﮒﮓﮔ ﲋ​

Dolu bir gemiye kaçmıştı.
ﮖﮗﮘﮙ ﲌ​

Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.
ﮛﮜﮝﮞ ﲍ​

Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.
ﮠﮡﮢﮣﮤ ﲎ​

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
ﮦﮧﮨﮩﮪﮫ ﲏ​

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
ﮭﮮﮯﮰﮱ ﲐ​

Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.
ﯔﯕﯖﯗﯘ ﲑ​

Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.
ﯚﯛﯜﯝﯞﯟ ﲒ​

Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
ﯡﯢﯣﯤ ﲓ​

Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
ﯦﯧﯨﯩﯪ ﲔ​

Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı?
ﯬﯭﯮﯯﯰﯱ ﲕ​

Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler?
ﯳﯴﯵﯶﯷ ﲖ​

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
ﯹﯺﯻﯼ ﲗ​

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
ﯾﯿﰀﰁ ﲘ​

Allah kızları, oğullara tercih mi etmiş?
ﭑﭒﭓﭔ ﲙ​

Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
ﭖﭗ ﲚ​

Hiç düşünmez misiniz?
ﭙﭚﭛﭜ ﲛ​

Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?
ﭞﭟﭠﭡﭢ ﲜ​

Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım.
ﭤﭥﭦﭧﭨﭩﭪﭫﭬﭭﭮ ﲝ​

Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
ﭰﭱﭲﭳ ﲞ​

Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir.
ﭵﭶﭷﭸ ﲟ​

Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır.
ﭺﭻﭼ ﲠ​

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
ﭾﭿﮀﮁ ﲡ​

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
ﮃﮄﮅﮆﮇ ﲢ​

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
ﮉﮊﮋﮌﮍﮎ ﲣ​

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
ﮐﮑﮒ ﲤ​

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
ﮔﮕﮖ ﲥ​

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
ﮘﮙﮚ ﲦ​

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
ﮜﮝﮞﮟﮠﮡ ﲧ​

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
ﮣﮤﮥﮦ ﲨ​

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
ﮨﮩﮪﮫﮬ ﲩ​

Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
ﮮﮯﮰﮱﯓ ﲪ​

And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
ﯕﯖﯗ ﲫ​

Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir.
ﯙﯚﯛﯜ ﲬ​

Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
ﯞﯟﯠﯡ ﲭ​

Bir süreye kadar onlara aldırış etme.
ﯣﯤﯥ ﲮ​

Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.
ﯧﯨ ﲯ​

Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?
ﯪﯫﯬﯭﯮﯯ ﲰ​

O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!
ﯱﯲﯳﯴ ﲱ​

Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
ﯶﯷﯸ ﲲ​

İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.
ﯺﯻﯼﯽﯾﯿ ﲳ​

Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir.
ﰁﰂﰃ ﲴ​

Ve selam, peygamberleredir.
ﰅﰆﰇﰈ ﲵ​

Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır.