ﯫ
ترجمة معاني سورة الجمعة
باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية - شعبان بريتش
.
من تأليف:
شعبان بريتش
.
ﰡ
Göklerde ve yerde ne varsa; Melik Kuddüs, Aziz ve Hakim olan Allah’ı tesbih ederler.
Ümmiler içinde, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten, kendilerinden birini rasûl olarak gönderen O’dur. Onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Henüz, onlara katılmamış olan diğerlerine de (göndermiştir). Aziz ve hakim olan O’dur.
Bu, Allah’ın dilediğine verdiği bir lütuftur. Allah büyük lütuf sahibidir.
Tevrat'la yükümlü tutulup da daha sonra taşımayanların/amel etmeyenlerin örneği, kitap yüklü eşeğe benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan bir toplumun hali ne kötüdür. Allah zalim topluma hidayet etmez.
De ki: Ey Yahudiler! Bütün insanlar değil de yalnız, kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalım)!
Ama onlar elleriyle işledikleri yüzünden onu hiç temenni edemezler. Allah, zalimleri bilir.
De ki: Kendisinden kaçtığınız ölüm, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra da gaybın ve görüleni bilen Allah'a döndürüleceksiniz, O da size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağırıldığınız zaman, alışverişi bırakıp Allah’ın zikrine koşun! Eğer bilirseniz, bu sizin için çok daha hayırlıdır.
Namaz kılındığı zaman da yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfunu arayın, Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa erebilesiniz.
Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. Allah indindekiler eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır!