ﯱ

ترجمة معاني سورة القلم باللغة التركية من كتاب Turkish - Turkish translation .

ﰡ

ﮉﮊﮋﮌﮍ ﰀ​

Kalem Suresi


Nûn, Kaleme ve yazdiklarina andolsun.
ﮏﮐﮑﮒﮓ ﰁ​

Sen Rabbinin nimetiyle mecnun degilsin.
ﮕﮖﮗﮘﮙ ﰂ​

Kuskusuz senin için tükenmez bir ecir var.
ﮛﮜﮝﮞ ﰃ​

Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.
ﮠﮡ ﰄ​

Sen de göreceksin, onlar da görecek.
ﮣﮤ ﰅ​

Hanginizde imis o fitne ve cinnet.
ﮦﮧﮨﮩﮪﮫﮬﮭﮮﮯﮰ ﰆ​

Dogrusu Rabbin, yolundan sapani en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.
ﯓﯔﯕ ﰇ​

O halde, yalanlayicilara itaat etme.
ﯗﯘﯙﯚ ﰈ​

Onlar istediler ki yumusak davranasin da onlar da sana yumusak davransinlar.
ﯜﯝﯞﯟﯠ ﰉ​

Sunlarin hiçbirine boyun egme: Yemin edip duran asagilik,
ﯢﯣﯤ ﰊ​

Daima kusur arayip kinayan, hep lâf götürüp getiren,
ﯦﯧﯨﯩ ﰋ​

Hayra engel olan, saldirgan, günahkâr,
ﯫﯬﯭﯮ ﰌ​

Kaba ve hasin, sonra da kötülükle damgali,
ﯰﯱﯲﯳﯴ ﰍ​

Mal ve ogullari var diye (böyle davranir).
ﯶﯷﯸﯹﯺﯻﯼ ﰎ​

Kendisine âyetlerimiz okundugunda: "Eskilerin masallari" der.
ﯾﯿﰀ ﰏ​

Yakinda biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacagiz.
ﭑﭒﭓﭔﭕﭖﭗﭘﭙﭚ ﰐ​

Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdigimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devsireceklerine yemin etmislerdi.
ﭜﭝ ﰑ​

Istisna da etmiyorlardi ("insaallah" demiyorlardi).
ﭟﭠﭡﭢﭣﭤﭥ ﰒ​

Fakat onlar uyurken dolasici bir belâ onu sardi da,
ﭧﭨ ﰓ​

Bahçe simsiyah kesiliverdi.
ﭪﭫ ﰔ​

Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:
ﭭﭮﭯﭰﭱﭲﭳ ﰕ​

"Haydi, devsirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye.
ﭵﭶﭷ ﰖ​

Derken firladilar, aralarinda fisildasiyorlardi.
ﭹﭺﭻﭼﭽﭾ ﰗ​

"Sakin bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yaniniza sokulmasin" diyorlardi.
ﮀﮁﮂﮃ ﰘ​

(Zanlarinca yoksullari) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
ﮅﮆﮇﮈﮉ ﰙ​

Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlis gelmisiz" dediler.
ﮋﮌﮍ ﰚ​

"Yok, biz mahrum edilmisiz." (dediler).
ﮏﮐﮑﮒﮓﮔﮕ ﰛ​

Içlerinde en makul olani söyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememis miydim?"
ﮗﮘﮙﮚﮛﮜ ﰜ​

"Rabbimizi tesbih ederiz, dogrusu biz zalimler imisiz." (dediler).
ﮞﮟﮠﮡﮢ ﰝ​

Ardindan suçu birbirlerine yüklemeye basladilar.
ﮤﮥﮦﮧﮨ ﰞ​

Yaziklar olsun bize, dediler, biz azginlarmisiz.
ﮪﮫﮬﮭﮮﮯﮰﮱﯓﯔ ﰟ​

Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayirlisini verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umariz.
ﯖﯗﯘﯙﯚﯛﯜﯝﯞﯟ ﰠ​

Iste azap böyledir. Elbette ahiret azabi daha büyüktür. Fakat bilselerdi.
ﯡﯢﯣﯤﯥﯦ ﰡ​

Kuskusuz korunanlar için de, Rableri katinda nimetleri bol bahçeler vardir.
ﯨﯩﯪ ﰢ​

Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar miyiz hiç?
ﯬﯭﯮﯯ ﰣ​

Neyiniz var, nasil hüküm veriyorsunuz?
ﯱﯲﯳﯴﯵ ﰤ​

Yoksa size ait bir kitap var da onda mi okuyorsunuz?
ﯷﯸﯹﯺﯻ ﰥ​

O kitapta, "begendiginiz her sey sizindir" diye mi yazili?
ﯽﯾﯿﰀﰁﰂﰃﰄﰅﰆﰇﰈ ﰦ​

Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafimizdan verilmis, kiyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
ﰊﰋﰌﰍ ﰧ​

Sor bakalim onlara, içlerinden ona kefil hangisi?
ﰏﰐﰑﰒﰓﰔﰕﰖ ﰨ​

Yoksa ortaklari mi var onlarin? Dogru iseler ortaklarini getirsinler.
ﰘﰙﰚﰛﰜﰝﰞﰟﰠ ﰩ​

O gün isler zorlasir ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.
ﭑﭒﭓﭔﭕﭖﭗﭘﭙﭚﭛﭜ ﰪ​

Gözleri düsük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi.
ﭞﭟﭠﭡﭢﭣﭤﭥﭦﭧﭨ ﰫ​

Bu sözü yalanlayani bana birak. Onlari bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklastiracagiz.
ﭪﭫﭬﭭﭮﭯ ﰬ​

Onlara mühlet veriyorum. Dogrusu benim tuzagim saglamdir.
ﭱﭲﭳﭴﭵﭶﭷ ﰭ​

Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar?
ﭹﭺﭻﭼﭽ ﰮ​

Yoksa gayb onlarin yanlarinda da onlar mi yaziyorlar?
ﭿﮀﮁﮂﮃﮄﮅﮆﮇﮈﮉ ﰯ​

Rabbinin hükmüne sabret, balik sahibi gibi olma. Hani o öfkeye bogulmus da nida etmisti.
ﮋﮌﮍﮎﮏﮐﮑﮒﮓﮔ ﰰ​

Rabbinden bir nimet yetismis olmasaydi, elbette kinanacak bir halde issiz bir diyara atilacakti.
ﮖﮗﮘﮙﮚ ﰱ​

Fakat Rabbi onu seçti de iyilerden kildi.
ﮜﮝﮞﮟﮠﮡﮢﮣﮤﮥﮦﮧ ﰲ​

O kafirler Kur'ân'i isittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuslar "o bir deli" diyorlar.
ﮩﮪﮫﮬﮭ ﰳ​

Halbuki o âlemler için bir ögüttür.