ﯵ
ترجمة معاني سورة الجن
باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية - شعبان بريتش
.
من تأليف:
شعبان بريتش
.
ﰡ
De ki: Cinlerden bir topluluğun, dinleyip şöyle dediği bana vahyedildi: Biz, hârikulâde bir güzel bir Kur'an dinledik
Doğru yola hidayet ediyor, biz ona iman ettik. Rabbimize hiç kimseyi ortak tutmayacağız
Rabbimizin azameti çok yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir.
Doğrusu bizim beyinsiz olanımız (iblis), Allah hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş.
Biz de, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini zannederdik.
Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı.
Sizin zannettiğiniz gibi, onlar da Allah’ın hiç kimseyi yeniden diriltemeyeceğini sanmışlardı.
Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle (yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.
Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk. Şimdi kim dinlemek istese onu gözeten bir alev yakalıyor.
Gerçekten bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
Şüphesiz bizden salih olanlar da vardır ve bizden böyle (salih) olmayanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız
Biz şüphesiz Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiç bir şekilde aciz kılamayacağımızı anladık.
Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, (ecrinin) eksilmesinden ve haksızlık edilmesinden korkmaz.
Bizden müslüman olanlar da var, (hak yoldan) sapmış olanlarımız da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yola yönelenlerdir.
Sapanlara gelince, onlar Cehennem'e odun olacaklardır.
Eğer doğru yolda istikamet üzere olsalardı, onlara bol bol yağmur verirdik.
Bununla onları imtihan ederiz. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, onu çok ağır bir azaba sokar.
Mescitler Allah’ındır. O halde Allah ile birlikte başkasına dua/ibadet etmeyin.
Nitekim Allah’ın kulu, ona dua/ibadet için ayağa kalktığında (Kur'an dinlemek için) az kalsın üzerine toplanıp doluşurlardı.
De ki: Ben ancak Rabbime dua ederim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmam.
De ki: Benim size bir zarar vermeye de iyilik etmeye de gücüm yetmez.
De ki: “Gerçekten beni Allah’ın (azabına) karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.
Ancak (benim görevim) Allah'tan (gönderilenleri) ve (tebliğ olunması emrolunanları) tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve elçisine karşı gelirse, onun için, içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır.
Kendilerine vaat edileni gördükleri zaman, kimin yardımcı olarak daha zayıf ve sayısının az olduğunu anlayacaklar.
De ki: Size vadedilen yakın mı yoksa Rabbim onu uzak mı kıldı bilmiyorum.
O, gaybı bilendir. Kendi gaybına hiç kimseyi muttali kılmaz.
Ancak rasûl(leri) içinde razı olduğu başka. Çünkü O, bunun (rasûlün) önüne ve arkasına koruyucu (melekler) koyar.
Tâ ki (rasûllerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla teblîğ ettiklerini ortaya çıkarsın. Çünkü Allah, onların yanında bulunan (her)şeyi (ilmi ile) kuşatmış ve herşeyi bir bir saymıştır.