ترجمة سورة الطلاق

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة
ترجمة معاني سورة الطلاق باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة .
من تأليف: فريق مركز رواد الترجمة بالتعاون مع موقع دار الأسلام .

Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin; olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği de Allah için doğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimseler için öğüt veriliyor. Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.
Ve ona hiç beklemediği bir yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir süre/ölçü koymuştur.
Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar hakkında (hüküm nedir diye) tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Henüz âdet görmemiş olanlar da böyledir. Hamile kadınların bekleme süresi, yüklerini bırakıncaya kadardır. Kim Allah’tan sakınırsa, ona işinde bir kolaylık sağlar.
Bu, Allah'ın size indirdiği emridir. Kim Allah'tan sakınırsa (Allah) onun kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.
Boşadığınız kadınları, gücünüz ölçüsünde (iddet süresince) oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya düşürmek için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Eğer sizin için (ücretle) emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda maruf/bilinen bir şekilde emredin. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.
İmkânı geniş olan, imkânının genişliğine göre nafaka versin. Rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah, hiç kimseyi verdiği (imkândan) fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah, zorluğun ardından bir kolaylık verir.
Rabbinin ve rasullerinin emrine karşı baş kaldıran nice ülke halkı vardır ki biz onları en şiddetli bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş bir azapla azaplandırmışızdır.
Sonunda onlar yaptıklarının cezasını tatmış oldular. İşlerin sonu da hüsran oldu.
Allah onlar için çok şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey iman etmiş akıl sahipleri –o halde- Allah’tan korkun, gerçek şu ki Allah size bir zikir indirmiştir.
İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir rasul göndermiştir. Kim Allah’a iman eder ve salih amel işlerse Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları Cennetler'e sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Onun emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Icon